“Baba bu bombalar çok komik”

Bazıları hiç çocuk olmaz. Yaşayabilmek için çok hızlı büyürler çünkü. Sefalete, kana ve gözyaşına mahkumdur benlikleri. Doğdukları cehennemde ölmek zannederler adına yaşam denen öyküyü. “Dünya nedir?” sorusuna verecek pek bir cevapları yoktur onların.

Bir dokunsanız onlara, büyüyünce kız çocuğu olmak istediğini söyleyiverir bazıları. Babası olmayanların değil, olanların boyunları büküktür. Mahçuplardır çünkü… Ayakta kaldıysa mahalleleri, orada babasız çocuklarla oynarlar çoğunlukla. Babaları bu alçak savaşta can verdiği için ceketleri olmayan çocuklarla güler, çamur deryasının orta yerinde soğuktan birlikte titrerler. Ve beklerler oracıkta, bir gün kurtuluşu, bir gün ölümü…

Yıllar önce Avrupa’nın göbeğinde “Çocukları küçük kurşunlarla öldürürler değil mi anne?” diye soran ve onların yaşında ölen masumlarla benzer cümleler kurarlar. Bilinç zelzeleleri yaşatır vicdan sahiplerinde “Ölünce karnımız doyacak değil mi anne?” diye sorunca bir çocuk. Ötekisinin “Ölünce onları Allah’a şikayet edeceğim” deyişi kavurur hala atabilen yürekleri.

Sonra devam eder konforlu hayatlar, kaldığı noktadan. Bir film gibi izlenen acı manzaralar dakikalar öncesinde kalıverir. Onların öyküleri ise her yeni günde tarifsiz acılar eklenerek sürer.

Savaşın ortasında doğanlardan biri de Suriyeli minik Selva… Henüz dört yaşında ve kısacık ömründe sürgün ve göç hikayeleri yer alıyor. Serakib’den kaçtılar Sarmada’ya.

Gözleri çakmak çakmak… Babasına hissettirmese de dışarıdan gelen ürkütücü gürültülerden korkuyor. Babasıyla o sesleri mezarlıkta ıslık çalarcasına bir oyuna çevirmiş ve bir psikolojik vaha inşa etmişler bilmeden. Yaklaşanın bir bomba mı yoksa bir uçak mı olduğunu tahmin oyunu. Bazen biliyor bazen bilemiyorlar ama savaşa, gözyaşına, kana ve zulme kahkahayla karşıkoyuyorlar.

Yüreksizlerin bombaları da, uçakları da çok komik çünkü. Onlar, insanların yaşamlarına son vermeyi ve tarihi talan etmeyi kazanmak zanneden bir avuç korkaktan başka bir şey değil.

Selva, babasının onu tüm tehlikelerden korumaya söz vermiş gözlerinin içine bakarak atıyor şen kahkahalarını.

Selva, kendi halkına zulmeden alçakların zavallılığına gülümsüyor.

Selva, sadece son dört yılına tanık olduğu savaşın saçmalığına gülüyor.

İşaret ediyor Selva, bombaları, sahillere vuran cansız bebek bedenlerini… Minicik parmaklarıyla gösteriyor sadece dramları kayda geçirmek ve cevapsız çağrılar yapmaktan öteye giden adımlar atamayan, insanlık cephesinde birleşememiş milletleri.

Babasına sımsıcak bir bakış daha atarak ve hepsinin gözlerinin içine baka baka haykırıyor: Baba, bu bombalar çok komik…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir